erg

(uzaylilar canimizi az yakti)

araba mi bozuldu, tam anlamadim. dedemin yaptigi patenlerle gidiyorum. iki grubuz aslinda, ama ben yavasim; yalniz kalip, sonra da yolda kayboldum. show tv vardi solda, oradan iki sokak daha gitseydim varirdim halbuki. neyse, saga saptim. orada saga sola bakinirken, bir tanidik gordum. minik pazar gibi bir yerde beraberce durduk, patenli patenli. bir arabaya dayandim, kaldirimin uzerindeyim. klasik ve sahane guzel bir araba. yalniz bir sure sonra, e gidelim hadi kalkisim sirasinda, patenlerim yuzunden popomla arabayi ittim. geriye dogru gidip, trafigi kesip, baska araclara carpti; kasla goz arasinda. ben ve kaldirim tasi patenlerim kactik hemen. geriye dogru yoneldim simdi, nasilsa asil gitmem gereken yolu bulamayacagim kesin. hem digerleri almislardir benzini simdiye kadar nasil olsa. arabada bulusur, sonra benzinimizi koyar, gideriz. yol kenarindan kenarindan ilerliyorum. sagimda deniz var, solumda cadde ve binalar. bir kalabalik gorunce, durdum, susamisim da cok. sohbet ettigim cocuk, suradan bin bir dolmusa git rahat rahat dedi. ama binmedim. sonra onlar siraya giriverdiler birden hizli hizli. meger konsolosluk onundeymisim. hadi hoscakalin yaptim, ucusan bayraklara bakarak gondere cekilmis, yoluma devam ediyorum. derken, alt gecit gibi bir yere giriyorum. anne, teyzem ve melis gelmisler buraya bir sekilde. onlar da beni ariyorlarmis meger. a. ufolar. e ne kadar da yakinlar. ne oluyor yahu, dur. alt gecit, kostebek yuvasi gibi bu arada; ve nasil da kalabalik. herkes herkese degerek yuruyor. amanallahim amanallahim. yesile bulanmis bir adam degdi bana, aura gibi boyle, ama parlak yesil. ne oluyor simdi. tam anlamadim. aci cekiyoruz, kisa sureli elektrige tutulmus gibi sanki. kimse kimseye dokunmamaliymis meger, ve kacmaliyiz. ama olmuyor, olmuyor. ay olmuyor, sinir icindeyim. sagim solum yaniyor yaniyor boyle. bir sure gectikten sonra, duzelenler belirmeye basliyor etrafimizda. onlar tek renk kaleidoskop ya da gumus hediye pakedi parlamasi gibi ceketleri olanlar. onlara degmeliyiz. degdigimizde, genis bir yumusama ve rahatlik var bizi bekleyen. sanirim bize test yapiyorlar, sonra da duzeltiveriyorlar. uzaylilar canimizi az yakti. ama kalabalik azalmiyor. dolanip dolanip duruyoruz dehlizlerde, tunellerde. mahser gunu mudur nedir, anlamadim. derken bir cikisi farkediyor, ve her nasilsa dordumuz yeniden bir araya geliyoruz hemen. icimizde yesil kalmis olan yok neyse ki. benim patenlerimse, hala ayaklarimda. cikisa dogru ilerliyoruz, ama her yer bombos ve yerlerde yapraklar ucusuyor. bir bosluk hissi, sonbahar, huzun ve korku var. arabaya uzak degiliz, araba kirmizi. ulastik, binmeliyiz simdi ve gitmeliyiz artik. tamam. kafami yukari kaldirdigimda uc tane ucan daire vardi. altlarinda seffaf yuvarlak pencereler, pencerelerde de golgeler. sonra hoscakalin deyip, gorunmez oldum. yok oldum. sasirdilar cok, ve artik gorusemeyecegiz sanirim. gitmedim gerci hemen, oradayim. babama hoscakal diyemedim, size benim icin iletin diye dusunuyor; ve galiba telepatiyle onlarin beyinlerine bu dusunceyi sokuyorum. sonra havaya dogru yukseldim yavas yavas. bitti.

yorum yaz