karanlik bir ogleden sonrada, daginik ve karisik bir arka bahcede, masada oturuyoruz. annemler pazardan geldiler sonra. yanimda melis var. siyah bir torbayi actik icinde ne var diye. minyatur kucuk siyah atlar cikti. piyon gibiler. yalniz canlilar. orda oraya hareket ediyorlar torba icinde minik minik. bunlari koyacak bir yer bulalim hadi diye konusuyoruz. bahcenin bir kosesinde duran cesitli ebatlardaki akvaryuma benzeyen camlardan birini secmeye calistik. aradan biraz zaman gecince, ben kalkip arka tarafa dogru yuruyorum. orada ucurum var. ancak kaya her yer. genis, sarp, gri renklerde yogun bir tas yigini goruyorum sadece. canliymis o da. kendini buyutup kuculterek yukari asagi iniyordu oldugu yerde, derinden boguk bir ses cikararak. azalip cogaldi, azaldi. cogaldi. izledim ben.

gamze tarafından, 19 Eylül 2010 saat 18:19'de/da yazıldı.