erg

bankamatik, bulasik makinesi ve geri donusum dolabi

birkac erkek arkadasimla beraber yuruyoruz. bir bankamatigin onune geldik, tebinmis, iclerinden biriyle atmnin basina gittik, para yatiricaz. yalniz paralar benim sag cebimde. ayrica bu benim arkadaslarim ortaklar, ne is yaptiklarindan emin degilim, ama kusku icindeyim. bence boyle gizli kapakli bir seyler. neyse parayi yatiriyoruz, bir gariplik var, geri veriyor, yeniden yatiriyoruz, hala garip, geri veriyor. bu arada cebimden para hic cikmadi, ancak bankamatigin her geri verisinde deste kalinlasiyor, elimle hissediyorum ben. ne oldugunu tam anlamadim. 3 bin vardi, simdi 7 bin oldu. allahala lan nedir nasil hm filan derken, anliyorum ki boyle bir kombinasyon gibi bir sey var, o uygulandiginda parayi fazlalastirarak geri veriyor bu atm ve bizimkiler de bundan faydalaniyorlar periyodik olarak. ne lan bu napiyosunuz siz diyip kiziyorum, yurumeye basliyorum. birden anne cikti ortaya. kimin annesi bilmiyorum, ama anne figuru oldugundan eminim. olaydan haberdar olunca cok kizdi, bizi birakip gitti, biz arkada kaldik, ama ben annenin gozunden ruyayi izlemeye devam ediyorum. geride kaldik, geride kaldik. anne boyle perspektifle goruyor oldugu sokagin kendine yakin kismindan tuttu, sanki bir fotograf tutarmis gibi. cekti ve yirtti. asfalt ayrildi boyle, yol dokulmeye basladi. heyelan gibiydi. biz hala gerideyiz ve yol bozulmus oldugu icin gitmeye devam edemiyoruz. kizgin kizgin gitti anne, biz kaldik. ben izlemeye devam ediyorum. bir eve geldi, mutfak kismina gecti. mutfak garipti, boyle eski gibi ama guzel, ahsap gibi ama cilasiz, daha cok sadece koyu renk tahta gibi dusun. agac ev gibiydi, lavabonun hemen uzerinde kocccaman bir pencere vardi. aslinda pencere olmasi manasiz cunku zaten havada ucuyor gibiyiz, cam da yoktu zaten hem, sadece cerceve. disardaki agaclarin dallari iceri kadar gelmis, hava ferahti. neyse lavabonun solunda bulasik makinesi var. makinenin sadece kapaktan ust kismi var ama, digeri tahtadan buyukce bir kova, icine de beyaz bir torba gecirilmis sanki. neyse anne icerden bir kutu getirdi, kumbara gibi. icinden bozuk paralar cikti, onlari deterjan bolumune dokuyor, goruyorum. boyle sonlara dogru paralar jetonlara filan donustu, iclerinde yonca biciminde olanlar da vardi. doktu doktu, makineyi calistirdi. yikanmaya birakti. meger onun para cogaltma yontemi de buymus. sanirim.

bilgisayarin basindayim, dosyalarimi duzeltiyorum. bazi gereksiz oldugunu dusundugum seyleri sildim. 56 gblik bir klasor vardi, ismi “izledigi filmler” olan. onu da sildim, o arada annem basima geldi yalniz, konusuyor. dosya siliniyor, ben o saniyelik arada hastir ya geri almam lazim diye dusunuyorum. bu arada herhangi bir evde veya kapali alanda degiliz, bahce ya da orman gibi bir yerdeyiz; ben oyle ortada duruveren bir masanin basindayim. neyse ayaga kalktim, annemle beraber sol taraftaki bir dolabin onune gittik, actim icine girdim, annem de hala bana bir seyler anlatmakla mesgul. dolap, karisik. tozlu. kalabalik. aralardan bir dosya cektim, elime aldim, cikicam. dosyanin ismi, “izledigi filmler”. dolaptan cikardim, fiziksel olarak arayip bulup dokunarak evet, ve; geri aldim. (yine ormanda, bizden biraz uzakta bir yerde de kirik dokuk bir sahnenin onunde insanlar gosteri icin beklesiyorlardi, guzellik yarismasi midir nedir. sahnenin solundaysa buyukce bir kabinetin icinde turuncu-kirmizi oyuncak kulaklar vardi. her sahneye cikan once onlardan bir tanesini takicakmis. filan.)

yorum yaz